ÜNİTE 1 KELİMELERİ - FRIENDSHIP
friendship | arkadaşlık |
buddy | yakın arkadaş, ahbap |
mate | ahbap |
only | tek, sadece |
a few | birkaç |
count on someone | birine güvenmek |
rely on | güvenmek |
get on well with someone | biriyle iyi anlaşmak, bağdaşmak |
secret | gizem, sır |
teen | genç, ergen |
spend | harcamak, zaman geçirmek |
slumber party | pijama partisi |
pyjama party | pijama partisi |
sleepover | yatıya kalmak |
back up | destek çıkmak |
relaxed | rahatlamış |
ot worried | endişelenme |
weekend | hafta sonu |
saturday | cumartesi |
sure | emin |
promise | söz vermek, yemin etmek |
special | özel |
share | paylaşmak |
idea | fikir |
classmate | sınıf arkadaşı |
always | her zaman |
never | hiçbirzaman |
anyone | hiçkimse |
trust | güvenmek |
support | desteklemek |
accept | kabul etme |
invitation | davet, davetiye |
offer | teklif etmek |
refuse | reddetme |
sunday | pazar |
i’m afraid | korkuyorum, üzgünüm |
definitely | kesinlikle |
I’d love to | memnuniyetle |
cousin | kuzen |
cool | güzel, serin, soğuk |
fancy | süslü |
making a invitation | davet vermek |
accepting an invitation | daveti kabul etmek |
refusing an invitation | daveti reddetmek |
join us | bize katıl |
come along | birlikte gelmek, eşlik etmek |
see you there | orada görüşürüz |
another | başka, diğeri |
maybe | belki |
correct | doğru |
conversation | konuşma, sohbet |
check | kontrol etmek / tik işareti koymak |
gardening | bahçecilik, bahçeyle uğraşmak |
that sound fun | kulağa eğlenceli gelmek |
really | gerçekten |
why not | değilmi, neden olmasın |
anyway | zaten, neyse |
hope | umut |
awesome | korkunç, harika |
organising | düzenleme, organize etmek |
tournament | turnuva |
sports centre | spor merkezi |
bring | getirmek |
trainers | eğitmenler, antrenörler |
underline | altı çizgili |
expressions | ifade, anlatım |
each | herbiri |
celebrate | kutlamak |
invite | davet etmek |
opinion | fikir |
certainly | kesinlikle |
selfish | bencil |
jealous | kıskanç |
alternatives | alternatifler |
together | birlikte |
same | aynı |
after | sonra |
worry | endişelenme |
forget | unutma |
about | hakkında |
a bit | biraz |
right | doğru, sağ |
in fact | aslında |
chance | şans, tesadüfi |
grow up | büyümek |
relative | akraba |
good at tennis | teniste iyi |
work in pairs | grup halinde çalışmak |
sounds awesome | harika geliyor |
clue | ipucu |
act out | harekete geçmek |
prepare | hazırlanmak |
instructions | talimatlar |
imagine | hayal etmek |
met | buluşmak, karşılaşmak |
decide | karar vermek |
event | olay, durum |
some | bazı |
details | detaylar |
activity | aktivite |
ready | hazır |
answer | cevap |
questions | sorular |
vocabulary | kelime |
previous | önceki |
information | bilgi |
organise | organize etmek |
meeting place | toplantı yeri |
after the match | maçtan sonra |
lunch | öğle yemeği |
apologising letter | özür mektubu |
give reasons | nedenlerini belirtmek |
attend | katılmak |
above | üstünde |
fantastic | harika, inanılmaz |
time | zaman |
date | tarih, randevu |
place of the party | parti yeri |
entertainment | eğlence |
fancy dress | süslü elbise |
swap | takas, değiş tokuş |
poem | şiir |
arrow | ok |
song | şarkı |
with | ile, birlikte (edat) |
then | daha sonra |
example | örnek |
eat out | dışarda yemek |
shopping malls | büyük alışveriş merkezi |
just sit and chit-chat | oturup muhabbet etmek |
point | işaret etmek, göstermek |
match | eşleştirmek |
poster | afiş |
movie types | film türleri |
practise | pratik yapmak, alıştırma yapmak |
come over | gelmek, uğramak |
sci-fi | bilim kurgu |
thrillers | gerilim filmi |
take care | kendine iyi bak |
visit | ziyaret etmek |
wash | yıkamak |
sentence | cümle |
box | kutu |
talking about | hakkında konuşmak |
arrangement | düzenleme, planlama |
match | maç, karşılaşma |
further information | daha fazla bilgi |
town | kasaba |
uncle | amca |
aunt | teyze |
compare | karşılaştırmak |
nature walking | doğa yürüyüşü |
bicycle race | bisiklet yarışı |
join | katılmak |
comple | tamamlamak |
chart | tablo, grafik |
circle | yuvarlamak içine almak |
line | satır |
role card | rol kartı |
as in the example | örnekte olduğu gibi |
give an excuse | mazaret bildirmek |
letter | mektup |
sender | gönderen |
all is well | herşey yolunda |
place | yer |
guess | tahmin etmek |
know | bilmek |
ave (avenue) | bulvar |
get off | inmek |
forest | orman |
road | yol |
cheers | iyi dilekler dilemek, şerefe |
reply letter | cevap mektubu |
read it out | sesli okumak |
state | belirtmek |
greet | selamlamak |
beginning | başlangıç |
end | son |
scan | taramak |
e posta | |
see you soon | yakında görüşürüz |
competition | turnuva tarzı karşılaşma |
racket | tenis raketi |
appear | görünmek |
request | istek |
use | kullanmak |
definition | tanım |
have something in common | ortak nokta |
stranger | yabancı |
depend on someone | birine güvenmek |
have the same interests | aynı şeylere ilgi duymak |
come into our live | hayatımıza girmek |
lie | yalan söylemek |
argue | tartışmak |
proverb | atasözü |
self-assessment | öz değerlendirme |
laid-back | rahat geniş insan |
graduation party | mezuniyet partisi |
feel like | canı çekmek |
Teen Life | Gençlik Hayatı |
colourful | renkli |
dress | elbise |
family | aile |
quiz | test |
Words | kelimeler |
Related | ilgili |
Clothing | giyim |
casual | günlük |
fashion | moda |
impressive | etkileyici |
nerd | inek öğrenci |
outfit | birlik |
snob | züppe |
trendy | trend, popüler, moda, eğilim |
unstylish | şık olmayan |
unattractive | çekici olmayan |
admire | beğenmek, hayran olmak |
high position | yüksek pozisyon |
formal | resmi |
fashionable | modaya uygun |
causing | sebep olmak |
feeling | hissetmek |
admiration | hayranlık |
respect | saygı duymak |
a set of clothes | bir takım kıyafetler |
wear | giymek |
together | birlikte |
style | stil |
popular | popüler |
dressing | giyinmek |
Long dresses | uzun elbiseler |
summer | yaz |
formal party | resmi parti |
spends | harcamak |
money | para |
because | çünkü |
real | gerçek |
high school | lise |
believe | inanmak |
handsome | yakışıklı |
woman | kadın |
cowboy | kovboy |
fancy dress party | kostüm partisi |
stylish | şık |
ridiculous | gülünç |
serious | ciddi |
teenager | genç |
terrific | şahane, olağanüstü, mükemmel |
unbearable | dayanılmaz, katlanılmaz, çekilmez |
prefer | tercih etmek |
pretty | güzel |
different | farklı |
Sunday | pazar |
favourite | favori |
usually | genellikle |
get up | uyanmak |
late | geç |
breakfast | kahvaltı |
Then | sonra |
homework | ev ödevi |
also | aynı zamanda |
help | yardım etmek |
cook | pişirmek |
lunch | öğle yemeği |
In the afternoon | Öğleyin |
meet | buluşmak |
friend | arkadaş |
concerts | konser |
seldom | nadiren |
theatre | tiyatro |
sometimes | bazen |
hang out | asmak |
mall | büyük alışveriş merkezi |
weather | hava |
bad | kötü |
never | asla |
go out | dışarı çıkmak |
evenings | akşam |
stay | kalmak |
room | oda |
alone | yalnız |
rarely | nadiren |
come round | dolaşmak |
play | oynamak |
computer games | bilgisayar oyunları |
surf | sörf yapmak |
chat | konuşmak |
before | önce |
fun | eğlence |
delicious pancakes | lezzetli |
often | sık sık |
noon | öğle vakti |
traditional lunch | geleneksel öğle yemeği |
meat | et |
potatoes | patates |
vegetables | sebze |
yummy | lezzetli |
visit | ziyaret etmek |
grandparents | büyük anne ile baba |
stay | kalmak |
relax | dinlenmek |
Hope | umut etmek |
same | aynı |
Favourite day | favori gün |
In the morning | sabah |
In the evening | akşam |
Britain | Büyük Britanya İngiltere |
Family Life | Aile Hayatı |
School Life | Okul Hayatı |
Free Time | Boş Zaman |
soap opera | pembe dizi |
surf the Net | internette sörf yapmak |
go shopping | alışverişe gitmek |
go skateboarding | paten yapmaya gitmek |
go to an after-school club | okul sonrası kulübe gitmek |
play computer games | bilgisayar oyunu oynamak |
wear a uniform | üniforma giymek |
honest | dürüst |
I can’t stand it | dayanamıyorum |
weekends | hafta sonları |
express | ifade etmek |
preference | tercih |
casual clothes | günlük kıyafetler |
folk music | halk müziği |
loud | gürültülü |
have breakfast | kahvaltı yapmak |
tidy room | odayı temizlemek |
water plants | bitkileri sulamak |
have lunch | öğle yemeği yemek |
make my bed | yatağımı yapmak |
Later | Sonra |
Finally | Son olarak |
hardly ever | nadiren |
twice a month | ayda iki kere |
once a week | haftada bir kere |
always | her zaman |
seldom | nadiren |
cook dinner | akşam yemeği pişirmek |
meet friends | arkadaşlarla buluşmak |
do the washing up | bulaşıkları yıkamak |
play online games | online oyunlar oynamak |
How often | Ne kadar sık? |
describe | anlatmak |
frequency | sıklık |
actions | hareketler |
spelling | heceleme |
punctuation | noktalama, noktalama işaretleri |
correctly | doğru şekilde |
time expressions | zaman ifadeleri |
different examples | değişik örnekler |
life | hayat |
hiking | yürüyüş |
mountain bike | dağ bisikleti |
bossaball | voleybol, futbol, capoeira karışımı spor |
snowshoeing | raketle kar yürüyüşü |
snow tubing | kar hortumu |
exciting | heyecan verici |
interesting | ilgi çekici, enterasan |
unusual | olağandışı, sıradışı |
boring | sıkıcı |
try | denemek |
handlebar | bisiklet gidonu |
seat | koltuk, oturacak yer |
brake lever | fren kolu, el freni |
frame | gövde, çerçeve |
mudguard | çamurluk |
gear | vites, dişli |
chain | zincir |
tire | lastik, tekerlek |
recording | kayıt |
correct | düzeltmek |
silver | gümüş |
riverside | nehir kenarı |
neighbourhood | mahalle, çevre, etraf, yöre |
fixing | onarmak, düzeltmek, tamir etmek |
noon | öğle, öğle vakti |
midnight | gece yarısı |
at night | geceleyin, gece vakti |
little | biraz, az şey |
pancake | krep, gözleme |
rest | dinlenmek, istirahat etmek |
appropriate | uygun |
twice | iki kez, iki defa, kere |
three times | üç kez, üç defa, kere |
once a month | ayda bir kez, ayda bir defa, kere |
magazine | dergi |
untidy | dağınık, düzensiz, toplu olmayan |
habit | alışkanlık, huy |
cover | kapak |
draw | çizmek |
design | tasarlamak |
interview | röportaj |
out fit | techizat |
good at | alanında iyi olmak |
argue | tartışmak |
relationship | ilişki, birliktelik |
fond of | tutkun, düşkün |
martial art | dövüş sanatı |
can’t stand | dayanamamak |
convey | iletmek, götürmek |
cooking | yemek pişirme |
slice | dilimlemek |
grill | ızgarada pişirmek |
boil | kaynatmak |
stir | karıştırma |
chop | doğramak |
mash | püre |
peel | soymak |
fry | kızartmak |
melt | eritmek |
mix | karıştırmak |
pour | dökmek |
knead the dough | hamur yoğurmak |
quickly | çabucak |
oil | yağ |
oven | fırın |
cut | kesmek |
piece | parça |
knife | bıçak |
put | koymak |
close | kapatmak |
heat | ısı |
hot water | sıcak su |
move | hareket etmek |
spoon | kaşık |
thin | ince |
quantity | miktar |
skin | kabuk |
fruit | meyve |
vegetable | sebze |
prepare | hazırlamak |
pressing | sıkıştırma, sıkma |
mixture | karışım |
flour | un |
frying pan | kızartma tavası |
tin opener | açacak |
saucepan | sos tavası |
grater | rende |
cheese | peynir |
pass | geçmek |
tin | teneke |
peas | bezelye |
fried eggs | kızarmış yumurta |
Simple Secrets | Basit Sırlar |
chefs | aşçılar |
share | paylaşmak |
hope | umut etmek |
expert | uzman |
advice | tavsiye etmek |
useful | faydalı |
save | korumak, kurtarmak |
time | zaman |
kitchen | mutfak |
difficulty | zorluk |
boiling | kaynama |
cracking | çatlama |
shell | kabuk |
bring | getitrmek |
temperature | ısı |
soaking | ıslatmak, suya sokmak |
serve | servis etmek |
meat | et |
salt | tuz |
add | eklemek |
later | sonra |
halfway | rehabilite |
through | üzerinden |
other side | diğer taraf |
head chef | baş aşçı |
onions | soğanlar |
hold | tutmak |
under | altında |
running water | akan su |
tears | gözyaşları |
another | diğer |
perfect | kusursuz |
mashed potatoes | patates püresi |
easy | kolay |
fridge | buzdolabı |
directly | direk olarak |
run your own restaurant | kendi lokantasını çalıştırmak |
share their secrets | sırlarını paylaşmak |
soft | yumuşak |
break | ara |
waiter | garson |
tell their tips | bahşişlerini söylemek |
crash | kaza |
easily | kolayca |
teaspoon | çay kaşığı |
tablespoon | çorba kaşığı |
grammes | gram |
dish | tabak |
Ingredients | İçerikler |
cheddar cheese | çedar peyniri |
golden brown | altın kahverengi |
cream | krema |
garlic powder | sarımsak tozu |
plate | tabak |
until | -e kadar, -a kadar |
bowl | kase |
immediately | çabucak |
tomatoe | domates |
centre | merkezi |
omelette | omlet |
National Dishes | Ulusal Yemekler |
delicious | lezzetli |
fill | doldurmak |
ingredients | malzemeler |
corn | mısır |
tortillas | tortilla, lavaş |
pepper | biber |
Irish stew | İrlanda güveci |
traditionally | ulusal |
tasty | lezzetli |
lamb | kuzu eti |
carrot | havuç |
parsley | maydanoz |
herbs | ot, bitki |
spices | baharat |
roast | rosto |
bean | fasulye |
garlic | sarımsak |
orange | portakal |
rice | pirinç |
red-hot chilli sauce | acı kırmızı biber sosu |
bake | fırınlamak |
bread | ekmek |
warm | ılık, hafif sıcak |
baking sheet | fırın kağıdı |
olive oil | zeytin yağı |
mug | kupa |
warm water | ılık su |
instant | çabuk hazırlanan |
yeast | maya |
Jacket Potato | fırınlanmış patates |
inside | içerde |
butter | tereyağ |
potato skin | patates kabuğu |
grated cheese | rendelenmiş peynir |
stuffed potatoes | dolma patates |
salad | salata |
clean | temizlemek |
well | iyi |
ready | hazır |
take out | çıkarmak |
milk | süt |
sauce | sos |
sugar | şeker |
chocolate | çikolata |
ice cream | dondurma |
turn into | dönüştürmek, çevirmek |
liquid | sıvı |
yummy | lezzetli |
recipe | tarif |
noon | ay |
heavy dish | ağır tabak |
sweet | tatlı |
spicy | baharatlı |
chilli peppers | acı biber |
quite | sessiz |
yoghurt | yoğurt |
absolutely | kesinlikle |
dessert | tatlı |
snail | salyangoz |
description | açıklama |
exchange | değiştirmek |
information | bilgi |
describe | anlatmak |
unknown | bilinmeye |
steam | buharda pişirmek |
fish | balık |
chicken | tavuk |
mushrooms | mantar |
eggplants | patlıcan |
spread | sürmek |
dice | küp şeklinde doğramak |
process | süreç, işlem |
toaster | tost makinesi |
jam | reçel |
snack | atıştırmalık |
cabbage | lahana |
green pepper | yeşil biber |
microwave | mikro dalga fırın |
guess | tahmin etmek |
meaning | anlam |
mixing bowl | karıştırma kabı |
rolling pin | oklava, merdane |
loaf pan | somum ekmeği |
lightly floured | hafif unlu |
tea towel | küçük bez, kurulama havlusu |
roll | yuvarlama |
loaf pan | ekmek tavası |
let it cool | soğumaya bırakın |
sequencing | sıralama |
orzo | arpa şehriye |
rinse | suyla yıkayarak temizlemek |
take x off the heat | bir şeyi ateşten, ocaktan almak |
turn down | kapatma |
continuously | devamlı olarak |
absorb | emmek, içine çekmek |
cool down | soğumak |
pasta | makarna |
lentil | mercimek |
beef | sığır eti |
nuts | sert kabuklu kuruyemiş |
pistachio | antep fıstığı |
almond | badem |
noodle | erişte |
leek | pırasa |
booklet | kitapçık |
eye-catching | göze çarpan |
berry | yumuşak, küçük meyve |
ÜNİTE 4 KELİMELERİ - COMMUNICATION
communication | iletişim |
telephones | telefonlar |
emails | e postalar |
text messages | metin mesajlar |
Words | kelimeler |
Related | ilgili, alakalı |
available | ulaşılabilir |
contact | iletişim |
dial | arama |
engaged | bağlanmış |
hang up | kapatmak |
hold on | tutmak |
memo | not, hatırlatıcı |
pick up | almak, kaldırmak |
text | metin |
definition | tanımı |
make a phone connection | telefon bağlantısı |
push the buttons on a telephone | telefon butonlarına basmak |
in use | kullanımda |
to answer a telephone call | telefon aramasına cevap vermek |
to telephone or write to somebody | birini aramak yada yazmak |
to put the phone down | telefonu kapatmak |
a short note | kısa bir not |
wait | beklemek |
cellular telephone | cep telefonu |
message | mesaj |
use | kullanmak |
number | numara |
call | aramak |
through | üzerinden |
ring | çalmak |
card | kart |
check | kontrol etmek |
leave | bırakmak |
strange | garip, tuhaf |
earlier | daha önce |
hung | asmak |
again | tekrar |
rude | kaba |
maybe | galiba |
show | göstermek |
pay | ödemek |
sure | emin |
easy | kolay |
order | sipariş etmek |
Mobile Phone Network | Mobil Telefon Ağı |
radio waves | radyo dalgaları |
user | kullanıcı |
tower | kule |
Millions of people | Milyonlarca insan |
keep in touch | iletişim halinde olmak |
chance | şans |
cep | |
bag | çanta |
network | ağ |
work | çalışmak |
actually | aslında |
sophisticated radio | gelişmiş radyo |
communicate | iletişim kurmak |
walkie-talkie | telsiz |
channel | kanal |
frequency | frekans |
at the same time | aynı zamanda |
base station | baz istasyonu |
disguise | gizlemek |
notice | fark etmek |
Each | her |
cell | hücre |
transmit | iletmek |
certain | kesin |
get through | uğraşmak |
manage | yönetmek |
hide | gizlemek |
cover | kaplamak |
send | göndermek |
signal | sinyal |
radio signal | radyo sinyali |
system | sistem |
join | katılmak |
special | özel |
antenna | anten |
building | inşaat |
high-technology | yüksek teknoloji |
touch | dokunmak |
Mobile Phone Etiquette | Mobil Telefon Etiketi |
hot topic | sıcak konu |
teenagers | gençler |
increasingly | artan bir şekilde |
using | kullanmak |
upset | üzgün |
tips | ipuçları |
polite | kibar |
respectful | saygılı |
make calls | aramalar yapmak |
public places | halka açık yerlerde |
switch off | kapatmak |
make sure | emin olmak |
conversation | sohbet |
disturbing | rahatsız etmek |
What is more | Daha fazla ne? |
shout | bağırmak |
megaphone | megafon |
matter | durum |
loudly | gürültülü bir şekilde |
expressions | ifadeler |
ill | hasta |
topics | konular |
However | fakat |
at the moment | şimdi |
answering machine | telesekreter |
discuss | tartışmak |
maths | matematik |
homework | ev ödevi |
go shopping | alışverişe gitmek |
enough | yeterli |
ticket | bilet |
concert | konser |
worry about | endişelenmek |
look after | bakmak |
wrong | yanlış |
flu | grip |
hear | duymak |
meet up | buluşmak |
later | sonra |
introduce | tanıtmak |
greet | selamlamak |
invite | davet etmek |
activity | aktivite |
together | birlikte |
information | bilgi |
time | zaman |
place | yer |
repeat | tekrarlamak |
sentence | cümle |
follow | takip etmek |
good wishes | iyi dilekler |
What’s up | Ne var |
organise | organize etmek |
footvolley | ayak voleybolu |
tournament | turnuva |
That would be great! | Muhteşem olurdu! |
hear | duymak |
never mind | aldırma |
Perhaps | belki |
next time | sonraki zaman |
manager | müdür |
attend | katılmak |
wedding party | düğün partisi |
lend | ödünç vermek |
meal | yemek |
simple | basit |
phone call | telefon araması |
understand | anlamak |
about | hakkında |
future | gelecek |
letter | mektup |
voicemail | sesli mesaj |
social network | sosyal ağ |
speak face-to-face | yüz yüze konuşmak |
formal | resmi |
informal | gayri resmi |
bad line | telefon çekmiyor, kötü hat |
caller | arayan kişi |
receiver | aranan kişi |
sender | gönderen kişi |
communication technology exhibition | iletişim teknolojileri sergisi |
science museum | bilim müzesi |
concern | kaygı, endişe |
inform (about) | bilgilendirmek, bilgi vermek |
abbreviation | kısaltma |
B4N (Bye for Now) | şimdilik hoşça kal |
approximately | yaklaşık olarak |
combination | birleşim, karışım |
clarify | açıklamak, anlatmak |
clarification | açıklama, netleştirme |
connect | bağlanmak |
dominate | hükmetmek |
debate | tartışmak |
daily basis | günlük olarak |
gadget | küçük alet |
contain | içermek |
display | göstermek, sergilemek |
recognize | tanımak |
pronounce | telaffuz etmek |
elicit | ortaya çıkarmak |
Yorumlar
Yorum Gönder